İçeriğe geç

Üçlü Kombo Yedim: Depresyon, DEHB ve Borderline

depresyon, dehb, borderline
Source: Created via AI by Author — Üçlü Kombo Yedim: Depresyon, DEHB ve Borderline

Depresyon… Çağımızın psikolojik hastalık olarak nezlenin karşılığı. Özellikle Türkiye şartlarında depresyona girmek çok kolay. Çocukların daha ilk zamanları, 1–6 yaş arası, travmatik geçebiliyor. Komedi gibi ama gerçek. Maalesef… Bu yazımda biraz kendimden bahsedeceğim. Depresyondaki birinin neler yapabileceğini anlatacağım. Yanlış anlamayın, içinizi sıkmak gibi bir amacım yok. 😅 Sadece biraz farkındalık yaratmak istiyorum.


Depresyon, bir hastalıktır. Evet… Bir hastalıktır. Neymiş? Depresyon bir hastalıkmış. Kusura bakmayın, bu kadar uzatmam size değil. Sadece belli bir kesime olan sitemimden dolayı böyle anlattım. Zira özellikle Türkiye’de, depresyon basit bir ruh hali olarak görülüyor. Basit bir şekilde üzüntü, hüzün olarak görülüyor. Ama değil. Depresyon bir hastalıktır ve ciddi bir hastalıktır. Bunu size depresyonu yaşamış biri olarak söylüyorum, çok ciddi bir hastalıktır. Yani birkaç gün girip çıkmalık bir şey değil. Bunu size net bir şekilde söyleyebilirim.

Şöyle bir düşünmenizi istiyorum. Yukarıdaki resmi hayal edin. Çevrenizde kimse yok. Ağaçlar kurumuş, güneş varla yok arası, hava sisli… Tek başına bir yer oturuyorsunuz. Sesinizi duyurmak için, birilerinin duyması için bağırıp haykırıyorsunuz, ama kimse duymuyor. Kimse…

O andaki çaresizliği düşünün. Yalnız başına, karanlık bir dünyadasınız. Bu karanlık mecazi olsa da gerçekten de karanlık bir dünyadasınız. Düşünceler sizin hayatınızdır, dünyanızdır. Düşünceleriniz karanlık ise dünyanız da karanlıktır. Ne dedik, düşünceler… Depresyon, sizin kötü yol arkadaşıdır. Ama iyi bir arkadaş değil, yanlış anlaşılmasın. Sürekli size kötü şeyler söyleyen, sürekli ama sürekli, durdurak bilmeden sizin dünyanızı karartan düşünceler akışına boğan bir arkadaştır.

Yukarıdaki resmi tekrar düşünün ve hayalimizi, tasvirimizi hatırlayın. Yalnız başına kalmışsınız ve kimsecikler yok. Bir kişi dışında… Depresyon… Size değersizlik, suçluluk, yetersizlik, dışlanmışlık, yalnızlık ve dahasını atfeden biridir.

Sizin kötülüğünüzü düşünen bu arkadaş, en kötü şeyi henüz yapmamıştır. Önce sizi yavaş yavaş hazırlar, mayanın tutmasını bekler. Hamur hazır olunca ölümü hatırlatır. Ölümü size bir çıkış yolu olarak gösterir. O karanlık dünyadan kurtulmayacaksan “öl” der. Normal sağlıklı bir insanın ölümü çıkış, çözüm yolu olarak görmeyeceği durumlarda depresyondaki biri ölümü bir çıkış yolu olarak görür.

İntihar etmek zayıflık değildir. İntihar demek, beynin, “Ben bunu artık kaldıramıyorum. Çok fazla yük var.” demesidir. Yani aslında depresyon, kişinin kaldırabileceğinden çok yükle karşılaşmasıdır. Bu onu güçsüz veya zayıf yapmaz. Aksine…

Depresyon için antidepresan + antipsikotik kombosu ilaç tedavisi ve psikoterapi şeklinde bir tedavi protokolü gereklidir. İlaç da önemlidir. İşi baya kolaylaştırıyor. Bazı depresyon hastaları terapi alacak seviyede olmayabiliyor. Onları o seviyeye getirmek ilaçlar büyük fayda sağlıyor. Nötralize olan hasta psikoterapi almaya hazır hale geliyor.

İlaçların önemli olmasına karşın Türkiye’de aksi bir tutum sergileniyor. Benim dayım benim ilaçlar atmıştı. Tedavim sıfırlanmıştı yani siz düşünün bana verdiği zararı. Depresyon hastası birine “ilaç kullanma” demek kanser hastasına “ilaç kullanma” demek gibi bir şeydir. Aynıdır, yani o da hastalık bu da.

Evet, bi’ de bu var. Ailelerin yanlış tutumu, depreyondaki birini daha da kötüye sürükleyebiliyor. Bilinçsiz aileler ve sonradan da bilinçlenemeyen aileler yüzünden çocuk ve ergen yaştaki depresyon hastaları iyileşme göstermeyebiliyor. Ne yazık ki durum bu…


Depresyondaki biri için iyi hissetmek bir lütuftur. Gerçi bütün insanlar için öyledir ama depresyon hastası biri için hayati bir lütuftur. Hayati burada mecaz değil çünkü iyi hissetmeyen bir depresyon hastası biri intiharı düşünür. E haliyle…

İyi hissetmek için çok şey yapabilecek durumdadır. Mantığı pek işlemez. Madde -sigara, alkol, uyuşturucu- kullanabilir, sosyal anlamda kendini izole edip bilgisayar oyunları gibi şeylere bağımlılık geliştirebilir, kendisine jilet atma gibi zarar verici davranışlar sergileyebilir. Kumar oynama, aşırı hız yapma, aşırı para harcama gibi riskli davranışlar da sergileyebilirler.

Ben majör depresyon tanısı almış birisiyim. Şu an çok şükür ki iyiyim. Ama dibi gördüğüm çok zamanlar oldu. İntihar girişimlerine kadar götürdüm işi. Neyse ki şu an hayattayım ve iyiyim. Kendime jilet attığım zamanlar oldu, aç bıraktığım zamanlar oldu (bilerek yani) ve aşırı para harcadım.

Üstüne üstlük iki bombam daha var. Ben borderline kişilik örüntüsüne sahip bir DEHB’liyim. Yani yuh diyorum başka bir şey demiyorum. Üstüne üstlük bir de depresyon var. Oh yarasın(!) 😂 Şu an güncel olarak 19000 lira kredi kartı borcum var.

Bu borcu nasıl yaptın diye soracak olursanız üçlü kombo yedim derim. Depresyon, iyi hissetmek için; DEHB ve borderline, dürtüsellik… Bir de bana DEHB ölçeği uyguladıklarında dürtüsel yönüm çok kuvvetliydi. Ondandır ki, bu borç pek mümkün görünmektedir zat-ı şahanem için. 😁

Medium’dan para kazanmaya başladım. Biraz Medium’a, yani siz değerli okurlara güveniyorum. 🙂 6 gündür partner programındayım ve 18.88 USD birikti bile. 250 dolar biriktirsem pederden de destek göreceğim ve borç kapanacak inşallah. Uzun süredir hayat statusum “yazıyor” durumundaydı. Ama “kazanıyor” statusu hiç gelmedi. 😂 Madem yazıyorum, neden kazanmayayım dedim. Medium Türkiye’den Gökhan Yalçuk — TR beyin, partnerlik programı için olan rehber yazısına denk geldim. Direkt başvurdum. 

Siz değerli okurlara diyeceğim odur ki, depresyon insanın hayatını kaydırabilecek, DSÖ’nün de nitelediği gibi, hastalıktır. Ama gerekli tedavi, ilaç ve psikoterapi, alındığında iyileşme sağlanıyor ve yukarıda anlattığım gibi yazmak gibi bir hobiyle uğraşan biri olabiliyor insan. 😊

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Aşağıdaki yazılarım ilginizi çekebilir.

Kendinize iyi bakın! 💮

Instagram adresim: @ckosedag
Twitter adresim: @BloggerCanerK
Medium sayfam: Caner Kösedağ

2 Yorum

  1. Tugay Eren (Kiros) Tugay Eren (Kiros)

    Rakip takım 3te3 yaptı 😀 Şaka bir yana ben de paranoid şizofreni hastasıyım. Hastanede yattığım bir zaman saçıma kameralı dinleme cihazı yerleştirdiklerini düşünüyorum ve tam 8 yıldır her dakika izleniyorum düşüncesiyle yaşıyorum. Buna benim dışında kimse inanmıyor tabi ama aklıma söz geçiremiyorum. Önceden depresyon da yaşadım ama artık bu yok en azından. Uzun yıllar depressive suicidal black metal dinledim. Uzak durun 🙂 zor gerçekten sizin yaşadığınız durum ama hiçbir dert kalıcı değil. Bu hayat öyle ya da böyle sona erecek, ben artık sevdiğim şeyler ile ilgileniyorum. Sizin de dediğiniz gibi hobi edinmek iyi geliyor. TRSM’ye gideceğim yaz bitince. Orada resim ve çizim yapmayı öğrenmek istiyorum. 🙂

  2. Tugay Eren (Kiros) Tugay Eren (Kiros)

    Rakip takım 3te 3 yaptı 😀 Şaka bir yana hemen hemen aynı süreçlerden ben de geçtim. Bende paranoid şizofreni de var. Halen var ama depresyondan kurtuldum çok şükür. Hobi edinmek çok iyi geliyor. Ben evde dil öğreniyorum. Yaz bitsin farklı bir hobi daha edinmek (el sanatları) ve tedavi sürecini iyileştirmek için TRSM’ye gideceğim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Caner Kösedağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et