Etiket: kısa öykü

  • Gotik Öykü: Kopuş

    Gotik Öykü: Kopuş

    Gece yarısı, şehir sessizliğe bürünmüş, karanlığa gömülmüşken ressam da kendi karanlığına gömülmekteydi. Odasındaki loş havayı veren ufak ışık sanki onun karanlığa karşı tutunduğu son şeydi. Ressam, neredeyse karanlık odasında kara kuzgunların bilgeliğinden yoksun şekilde düşüncelere dalmıştı. Yalnızdı, hayatı boyunca yalnız. Aslında çocukken, ergenliğinde, gençliğinde çevresi vardı. Fakat o yine de yalnızdı. Görülen biri miydi, belirsiz….

  • Gotik Öykü: Sonun Arzusu

    Gotik Öykü: Sonun Arzusu

    Benden bir not: Hikayeyi yavaş, usulca okumanız daha anlamlı bir deneyim bırakabilir. Karanlık odamda bir o yana bir bu yana volta atıyorum. Komik, oda küçük… Neyin voltasını atıyorum ben de bilmiyorum. Gerçi tam bir volta da değil, sadece içimdeki huzursuzluğun dümene geçmiş beni yönlendirdiği bir hal yaşıyorum. Huzursuzdum. Basit bir huzursuzluk veya değil -bana göre…

  • Gotik Öykü: Gölge

    Gotik Öykü: Gölge

    Yorgunluktan ölüyordum. Beş kuruş kazanacağım diye devletin bizi köle gibi çalıştırdığı memuriyette çürüyüp gidiyorum. Hep aynı rutin işleyip gidiyordu.  Sabah kalktıktan sonra iki kızarmış yumuşak bayat ekmeğin arasına dilimlenmiş şeffaf, arkası görünen kaşar peyniri ve üç dört günde bir demlediğim çayla kahvaltı yapıyorum. Çayı üç dört günde bir demlemek zorundayım zira öbür türlü çay dayanmaz…

  • Gotik Öykü: Eleonora’nın Cinayeti

    Gotik Öykü: Eleonora’nın Cinayeti

    Gördüğüm en güzel kızdı. Dolgun ve siyah saçları, taktığı tokanın içinden dışarı düz, dik ve kararlı bir tavır almış gibiydi. Dişleri kusursuzdu. Kar gibi bembeyazdı. Soğuk, karanlık kış günlerindeki bazı şeyleri hatırlatan kar gibi… Soğuğun hissettirdiği ve hatırlattığı yoksulluk vardı. Paran yoksa ısınamazsın. Yine içe işleyen, kendini yavaş yavaş hissettiren soğuğun verdiği bir çaresizlik… Elden…

  • Gotik Öykü: Kızıl Gözler

    Gotik Öykü: Kızıl Gözler

    Gotik Öykü: Kızıl Gözler Eve yeni geldim. Her zamanki gibi terlemiştim. Sanki bir boğayla güreşmiş gibi yorgundum. Duş alıp üstümü değiştirdim.  Üstümü değiştirirken gömleğimde birkaç nokta kırmızı boya damlası gördüm. Her zamanki gibi çalıştığım köşe yazarlığı yaptığım gazete ofisinde mürekkep damlamış olmalı. Geçmiyor da meret. Bu kaçıncı aldığım yeni gömlek merak ediyorum.  Dinlendikten sonra kahvemi…

  • Gotik Öykü: Kara Manastır Ormanı 

    Gotik Öykü: Kara Manastır Ormanı 

    Gotik Hikaye: Kara Manastır Ormanı  “Burası ne ilginç bir orman.” diye düşündü Lucy. Kara yeşile çalan koyu yapraklar o kadar genişti ki saat tam öğle olsa bile orman kapkaranlık gibi olurdu. Ne var ki onlar bir de akşam saatlerinde gelmişti. Lucy, Stephen’a döndü, “Bay Kasvet, neden getirdiniz bizi buraya acaba? Hele bu saatte…”. Stephen, Lucy’nin…