20 yaşında, ilk dolma kalemimi edindim. Parker Jotter’la bir yolculuğa çıkmış bulunmaktayım.

İlk dolma kalemimi edinmiş bulunmaktayım. Yaşım 20. Bakalım ne kadar yol gideceğiz?
Aldığım model Fransız markası olan Parker’ın, Bond 007 ikonik kalemi olan Jotter modeli. Kalem elime ulaştığından beri saçma sapan ne geliyorsa aklıma yazıyorum. Yaklaşık 1 haftadır oldu elimde ve yazdıkça yazasım geliyor. Hatta bu blog yazısının taslağını da dolma kalemle yazdım. Hemen aşağıya bırakıyorum:

Yazı çirkin biliyorum. Ama aslında bana keyif veriyor. Yazarken serbest bir akışla yazıyorum ve kalemim de bu akışın hızına ortak oluyor.
Dolma kalem merakım nereden geldi?
Peki ben n’oldu da dolma kalem almaya karar verdim? Bunun cevabı Amazon indirimlerinde saklı gibi (:D) görünse de aslında Edgar Allan Poe’nun “Morgue Sokağı Cinayeti”nin el yazmasından bir sayfa bu merakımı tetiklemişti. İletişim Yayınları’nın basımı olan Bütün Öyküleri kitabından bir sayfayı aşağıya bırakıyorum:

Bu görüntü sebebiyle ben de dolma kaleme merak saldım. Evet, gerçekten… Sırf bu yüzden… Edgar Allan Poe’nun gotik edebiyata kattığı tarzı seviyorum ve ben de gotik öyküler yazıyordum. 1 yıl içerisinde 8 öykü yazdım. Aslında tam 1 yıl değil, 6 aylık bir sessizlik dönemim olmuştu. Bu öykülerimi bilgisayar klavyesi ile yazmıştım. Yine akış oluyordu, bilinçdışım kendisinden sızıntılar veriyordu ama fiziksel kağıt kalemin yeri başka. Buna kani oldum.
Dolma Kalem Sevgili Olabilir
Öncelikle dolma kalem olması tabii ki. Tekrar ve tekrar dolumunun yapılabiliyor olması. Bu sayede uzun ömürlülük söz konusu. Kullan-at kalemler gibi bittiği zaman çöpe at durumu yok. Bu sayede çevreci kalem de diyebiliriz.
Fakat sadece bu bağlamda bir anlamı yok. Dolma kalemler uzun ömürlü dedik. Yani sizinle beraber uzun uzun yazılara ortak olacak bu kalem. Anılar, duygular, düşünceler, durumlar, hikayeler… Sizin kafanızdan ne geçiyorsa o da bilecek. Sevgiliniz gibi olacak bi’ nevi. Bir ömür boyu beraber olacaksınız. En azından bu niyetle yola çıkıyorsunuz. Sonra o size darılır mı yoksa baştan ayrılmaya niyetli miydi bilemem ama en baştaki niyet ömür boyu beraber olmak.
Bu beraberlik normal bir beraberlik de değil. Kalemin ucu zaman içinde sizin el yazınıza göre aşınıp size özel hale gelecektir. Yani kaleminiz sizi tanıyacak, hafızasına yazacak -tıpkı kağıtlara yazdığı gibi, ama sağlam yırtılmayan bir kağıda- ve kendisinden size verecektir.
Dolma kalemler diğer kalemler gibi istediğiniz şekilde yazmaz. Kalemi yaklaşık 45 derecelik açıyla tutmanız gerekmekte. Eee! Hep o mu size verecek, biraz da siz ona uyum sağlayacaksınız. Bu işler karşılıklı. Kalemi 45 derece gibi bir açıyla tutmazsanız mürekkep akışı uçtan gerçekleşmeyecek ve anılarınız, duygularınız veya kafanızdaki neyse kağıda geçişi olmayacaktır.
Diğer bir konu temizlik ve bakım. Aynı renk mürekkepte ayda 1 kez, farklı renge geçişte her seferinde temizlik yapılması gerekmekte. Kaleminize bakmakla yükümlüsünüz. O size göre kendisini şekillendirirken sizin de ona ayda 1 kez en az 5–10 dakikanızı ayırmanız gerekmekte. Bu küçük fedakarlığın karşılığında kaleminiz sizinle kalmaya devam eder, sizi yarı yolda bırakmaz ve daha çok anınıza ortak olur, daha çok duygularınıza tercüman olur, daha çok düşüncelerinize seri bir akışla yön verir.
Dolma kalem işte bu şekilde özeller. Kesinlikle yazması farklı, verdiği his farklı, yaşattığı haz farklı. Mürekkebin akması için kalemi bastırmanıza gerek olmadan sadece kağıda değdirmeniz yeterli. Bu işte tüy gibi bir hafiflikte sizin yazmanıza olanak sağlıyor. Bu blog yazısını saat gece 5 gibi yazıyorum. Saat gece 4’te de dolma kalemimle olacak olan ilk gotik öykü taslağını yazdım. Aşırı keyif alıyorum. Onu da aşağıya bırakıyorum, çok bir şey değil ama anı kalsın:

12 yaşındaki kardeşime de bir tane Scrikss’in Primeo modelini aldım. Uygun fiyatlı güzel bir ürün. Amacım şu: ona bazen “Hadi gel, bir şeyler yazma vakti.” deyip beraber düşünsel, eğitsel ve keyifli bir vakit geçirmek. Umarım güzel olur.
Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım yazıdan keyif almışsınızdır. Kendinize iyi bakın! ❤️
Instagram: @caner_kosedag
Bir yanıt yazın