Hayatın Anlamı Üçtür: Beden, Ruh ve İlahi Olan

Hayatın Anlamı Üçtür: Beden, Ruh ve İlahi Olan Caner Kösedağ
Kaynak: Yazar tarafından yapay zekaya oluşturuldu – Hayatın Anlamı Üçtür: Beden, Ruh ve İlahi Olan

Merhaba sayın okurlar! Nasılsınız? Umarım hayırlı bir gün geçiriyorsunuzdur.

Bu yazımda hayatın anlamına değineceğim. Ana fikir şu ki, neden biri bir şey söylerken diğeri başka bir şey söylediğinde ayrışıyorlar ki? Neden bütüncül bir bakış olmasın ki? İşte bu yazımda bu bütüncül bakıştan bahsedeceğim.

Hayatın Anlamı Üçtür

Hayatın anlamı üç farklı perspektiften incelenebilir:

  1. Maddi anlam: Dünyevi işler
  2. Manevi anlam: Ruhsal işler
  3. İlahi anlam: İlahi bağlantı ile ilgili işler

Şunu söylemek isterim ki, bu üç anlam birbiri ile iletişim halindedir, vazgeçilmezdir. Biri görmezden gelinirse sıkıntılar baş gösterecektir.

Maddi Anlam

Maddiyat, maddi alem, dünya… Burada varlığımızı sürdürmek için, biyolojik faaliyetlerimizin sürekliliğini sağlamak için temel ihtiyaçlarımız var. Yeme-içme, barınma ve üreme… Bunları sağlayabilmek için ise güce ihtiyacımız var. Güç burada, prestij ve para olarak öne çıkar aslında. Bunlara sahip olmak için ise günümüzde meslek sahibi olmamız gerekir.

Okul okuyup meslek sahibi olup güç sembolleri olan para ve prestiji yakaladıktan sonra bir kişiyle evlenip çocuklu bir aile kurmak ve bu süreçten keyif almak maddi anlam olarak açıklanabilir aslında.

Bu bakıştan maddi anlamın haz odaklı, hedonik bir anlam olduğunu görebiliriz, ki bu hayatın anlamlandırılması için pek yetersizdir. Hayatı sadece maddi keyif yeri olarak görmek bir zaman sonra kişide anlam kaybı, boşluk hissi gibi durumlara sebep olacaktır.

Fakat buna karşın, maddi anlamın karşılığı olan fiilleri yapmazsak yani hayatta kalmaz ve çoğalmazsak da diğer anlamların karşılığı olan aksiyonları alamayacağımız gerçeği var.

Manevi Anlam

Psikanalitik kuramcılardan Carl Gustav Jung’un analitik kuramında Freudyen kurama göre yeni kavramlar görürüz. Arketipler bunlara bir örnektir. Arketip, “kök örnek” anlamı taşır ve Jung’a göre her bireyin kolektif bilinç dışında bu arketip takımının farklı stillerde, seviyelerde karşılığı vardır. Kolektif bilinç dışı da Jung’un yeni kavramlarından biridir.

Jung’a göre insanın sorunlarını bırakıp iyileşmesi için ruhsal bütünlük sağlaması gerekiyordu. Bunu ise şunları yaparak bir süreç dahilinde gerçekleştirmesi gerekiyordu:

  • Gölge arketipini kontrol etmek: Şehvet, cinsellik, arzu, öfke, saldırganlık, suç, kıskançlık ve bu tarz olguların olduğu tarafımızın reddedilmeden kabul edilerek kontrol altına alınması önemlidir.
  • Arketipleri anlamak: Kolektif bilinç dışındaki, “anne, çocuk, bilge, yaşlı, Tanrı vs.” arketiplerin bizdeki karşılığını anlamak. Bu arketipler, bu roller, bizde nasıl hayat buluyor, bunu görmek lazım.
  • Günlük yaşamda taktığımız maskelerimizi çıkarmak: Jung’un ortaya attığı bir diğer kavram da personalar. Personalar bizim gerçek benliğimizi gizlediğimiz sahte kişiliklerimizdir, bir nevi maskelerimiz yani. Bu maskelerimizi çıkarmak ruhsal bütünlük açısından önem arz ediyor.
  • Anima animus dengesi: Jung’a göre her erkeğin içinde bir dişil enerji, her kadının içinde de eril enerji vardır. Animus eril, anima dişil enerji. Bu ikisinin kişide dengeli olması, bu arketiplerin kişideki karşılığını anlayıp akışkan bir uyum içine sokması önemlidir. Çünkü bizler erkek ve kadınlar olarak Dünya’dayız ve birbirimizi anlamak için bu enerjilerin uyum içinde olması önemli. Birbirimizi anladığımız zaman daha sağlıklı toplum yapıları oluşması daha imkanlıdır.

Bu şekilde Jung’a göre ruhsal bütünlük sağlandığı takdirde kişi hayatın akışındaki yerini bulacaktır. Kendi değerlerimizi -yaratıcılık, kibarlık, yardımseverlik vs.- tespit edip bu değerlere hizmet etmek de hayatın akışında manevi anlamda yerimizi bulmamızı kolaylaştıracaktır.

Manevi anlamda bir diğer önemli nokta da etik ve ahlaki değerlerdir. Ahlaklı değilsek de zaten pek ruhsal bütünlük sağlayamayız. Ahlak, eşittir huzur.

İlahi Anlam

İnsan, inanma fıtratına doğmuş bir canlıdır. Aşkınlığı düşünebilen tek canlıdır. Ölümü düşünüp ona göre hareket edip Dünya’ya bir şeyler bırakmak isteyen tek canlıdır.

İnsanın bu derin ve kompleks yapısı bizi, diğer her şeyde olduğu gibi, Allah’a götürüyor.

Hayatın Anlamı Üçtür: Beden, Ruh ve İlahi Olan Caner Kösedağ
Source: Created via AI (Grok) by the Author — Hayatın Anlamı Üçtür: Beden, Ruh ve İlahi Olan

Yukarıdaki resmi size tarif edeyim.

Freud, insanın bilinçdışını anlatırken buzdağına benzetmişti. Görünen bir tarafının yanında derinliklerde olan görünmeyen bir tarafı da var. İd, ego, süperego kavramlarını buzdağı şemasıyla açıklamıştı. Burada, resimde, buz kütlesini, Freudyen kuramdaki bireyin bilinç dışı olarak anlayabiliriz.

Jung ise kolektif bilinç dışı yani toplumsal, tüm insanlığın bilinç dışından bahsetmişti. Freud’un bilinç dışı kavramını buzdağı aldıysak Jung’un kolektif bilinç dışını ise buzdağının içinde bulunduğu okyanus olarak anlayabiliriz.

Peki o ışık nedir?

O ışık, her insanın içinde bulunan ilahi Nur’dur. İslam dinine göre, insanın aslı güzeldir. Batı psikolojisinin ve Hristiyanlığın dediği gibi kötü değil.

Dünya’daki tek amacımız aslında Allah’a kulluk etmek. Fakat buna farklı bir perspektiften bakarsak aslında her insan içindeki Nur’a ulaşmak istiyor, o Nur’un geldiği yere dönmek istiyor. Buzdağından çıkan ışık da bu Nur olarak anlaşılabilir. Yapay zekâ burada iyi iş çıkardı. 😀

İnsan, ilahi bağlantısını, aşkın olan Rab ile olan bağlantısını görmezden gelirse hayatının bir yerinden sonra ruhsal sıkışmışlık, anlam kaybı, boşluk hissi, tat, zevk alamama gibi durumlar yaşayabilir.

Ra’d suresi 28.ayet:

Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.

Psikiyatrist Dr. Mustafa Merter, kurucusu olduğu Nefs Psikolojisi -İslam tasavvufu ile psikanalitik kuramın harmanlandığı- ekolünde, üst-bilinç dışı kavramından bahseder. Tasavvufta bu alem-i misal olarak anlatılır.

Yani buzdağı bilinç dışı, okyanus kolektif bilinç dışı, ışık Nur ve ışığın yöneldiği yukarı taraf ise alem-i misal, yani üst-bilinç dışı. Üst-bilinç dışının varlığını görmezden gelmememiz gerekiyor.

Bu üç anlamın hiçbirini görmezden gelmemeliyiz

Bu bütüncül bakış açısında, hiçbir anlam önemsiz değildir. Hepsi birbirini besler. Hz. Muhammed (sav) ailesini ihmal edecek kadar namaz kılıp oruç tutan bir sahabeyi uyarmıştır hatta.

Manevi ve ilahi anlamı görmezden gelirsek hedonik bir yaşam bir evreden sonra yaşamı katlanılmaz kılabilir -anlamsızlıktan dolayı.

Sadece ilahi olana yönelirsek Dünya’daki yaşamımızdan geri düşer ve ilahi olana da yönelemeyiz.

Bir doktor örneği vermek istiyorum. Doktor olmuştur ve bu işten para kazanıyordur -maddi anlam. Bu işi Nijer’de bir köyde yapıyordur -infak/İslam/ilahi anlam. Yardımseverlik değerine hizmet ederek kendi ruhunu manevi olarak besliyordur -manevi anlam.

Bu uçuk bir örnek biliyorum ama ne demek istediğimi anlatabilmek için güzel bir örnekti.

Daha gündelik bir örnek verelim. Bir kişi meslek sahibi olup aile kurmuştur -maddi anlam. Yaptığı işte, Allah rızasını gözetiyordur -ilahi anlam. Kendini tanıyıp nevrotik olmayan bir hayat sürüyordur -manevi anlam.

Diğer yandan şahsen, günde 12 saat meditasyon yapmak pek bana göre değil 😀

Hayatın anlamını bulmak bir süreç

Kendi hayatımızın anlamını bulmak, süreç isteyen bir durumdur. Bu bir yolculuktur. Bu yolculukta kendimizi hırpalamamalı, kendimize şefkat göstermeliyiz. Kendine şefkat gösteren diğer insanlara da şefkat gösterir. Sevmeye önce kendimizden başlamalıyız.

Öz-şefkat işini hallettikten sonra öz-farkındalık için de inşaat çoktan başlamıştır zaten.

Kendi hayat yolculuğumuzu keyifle, hayırla, iyiliğiyle kötülüğüyle kabulle geçirip huzuru bulmak dileğiyle… Sağlıcakla kalın!

Instagram: @sarrkastikKedyy

X: @sarrkastikKedyy

Medium: @canerkosedag

Diğer bir yazım:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir