İçeriğe geç

Anneler ve Ölüm İçgüdüsü: Evde Çocuk Var!

Merhaba sevgili okurlar! Bu blog yazısını 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olması sebebiyle yazıyorum. Bu yazımda bazı, belki çoğu çocuklu kadınların, annelerin ortak bir sorunu olan “Evde çocuk var!” meselesine birazcık değineceğim. Bu meseleye anneler ve ölüm içgüdüsü bakış açısıyla bakacağım.

Anneler ve Ölüm İçgüdüsü: Evde Çocuk Var!
Source: Created via AI by Author – Anneler ve Ölüm İçgüdüsü: Evde Çocuk Var!

Anneler ve Ölüm İçgüdüsü: Evde Çocuk Var!

Annelerimizin hakkı ödenmez değil mi? Çamaşır, bulaşık onda, yemek onda, çocuğun ateşi çıktığında hemşire olmak onda vs. vs. bu liste uzar gider. Kısaca annelerin birçok iş yükü bulunmakta. Özellikle bu durum Türkiye için daha da geçerliliği olan bir durum. Türkiye’de annelerimiz zamanında sadece çocuk getiren bir kişi olarak görüldüğü zamanlar da oldu. Belki hala bazı kesimlerce öyle görülüyordur bilemem. Kadın el üstünde tutulması gerekirken onlar tam tersi ikinci sınıf insan muamelesi gösterdi. Neyse ki bu durum günümüzde hafifledi.

Fakat günümüzde, modern zamanda bile genç annelerimiz çocuk bakmaktan başka bir şey yapmıyor. Çocuğun okuluna, banyosuna, şuyuna buyuna yetişeceğim diye koşturur durur. Sürekli çocuğu ve eşini göz önünde tutar ve önem sıralamasında ilk sırada onlar vardır. Peki ya kendisi? Kendisi o sıralamada yoktur bile belki. Bu yazıda konuşacağım konu da bu. Anneler, ev işleriyle uğraşmaktan çocuk bakmaktan kendilerine vakit ayırmıyorlar.

Anne Kendisine Bilerek Vakit Ayırmıyor

Annenin bütün günü ev işi ve çocukla geçebiliyor. Bu bağlamda kendisine hiç zaman kalmıyor. Ya da… Bırakmıyor. Yani, evet, annelerin bazıları bunu bilerek yapıyor. Demek istediğim şu, söz konusu anne için çocuk, eş ve ev işleri çok önemlidir. Buraya kadar sorun yok. Ama kendisi… Kendisi pek önemsizdir. Kendisine vakit ayırmaması onun tercihidir. Evet, tercihi… O bunu fark etmeyebilir, zamanının kalmadığını düşünebilir, bütün varlığını çocuklarına adadığını düşünebilir. Ama, evet, kendi tercihi.

Peki bir anne, daha doğrusu genel olarak bir insan neden kendisine önem vermez de sadece ailesine, evine vs. önem verir ve onlar için çalışır, çabalar? Bu noktada sizle beraber Freud’a bir selam çakmak istiyorum. Sigmund Freud’un “Eros ve Thanatos” isimli bir kuramı var. Bu kuram, bir insanın içinde, onun yaşamını belirleyen iki temel içgüdü vardır: biri yaşam içgüdüsü iken diğeri ölüm içgüdüsü.

Eros ve Thanatos Kuramı Nedir? – Sigmund Freud

Bu iki içgüdü, yani Eros ve Thanatos, dengede olmak zorundadır. Eğer biri öbürünü bastırırsa kişilik bozuklukları, sıkıntılı kişilik örüntüleri, psikiyatrik hastalıklar kendisini gösterir. Örneğin yaşam içgüdüsünün baskın olduğu durumda kişide narsistik bir boyut belirebilir. Ölüm içgüdüsünde psikopati veya depresyon görülebilir. Tabi bunlar oldukça belirgin veya uç tahminlerdir. Bu kuram yüzde yüz doğru olarak kabul edilmemektedir tabii ki. Ama gelin görün ki tamamıyla da yanlış olduğu söylenemez. En azından ben günlük hayatımda bu kuramın açısından bazı yansımalar görüyorum.

Annenin Thanatos’u Ağır Basıyor

Annenin, Thanatos, yani ölüm iç güdüsü ağır basıyor olabilir. Bu ne demek? Ölüm iç güdüsü kişinin kendini yok etme arzusunu temsil eder. Bir insan hem yaşamak isterken hem de yok olmak ister. Bu ikisinin dengede olduğu durumlar sağlıklıdır. Fakat bir kişide Thanatos, yani ölüm içgüdüsü ağır basıyor ise kişi kendi kendini yok edici, bir diğer tabirle kendi kendine zarar verici eylemlerde bulunuyor olabilir.

Eğer bu ölüm içgüdüsü dışarı yansıtıldığında, öfke problemleri, psikopati, cinayet, taciz gibi vakalar meydana geliyor. Ama içeri yansıtıldığında depresyon, anksiyete bozuklukları vs. meydana geliyor. Özellikle depresyonu ele aldığımızda görürüz ki, kişide ciddi intihar isteği oluşabiliyor. Bu intihar isteği de Thanatos’u işaret ediyor.

Söz konusu annenin ölüm içgüdüsü ağır bastığını düşünelim. Annenin kendi kendini yok edici davranışta bulunması beklenir, değil mi? Annede de bunları net bir şekilde görüyoruz. Kendisini çocuklarına, eşine ve evine adamış bir anne kendisine vakit ayıramıyor, ayırmıyor. Bu onda zamanla yorgunluk, bıkkınlık, değersizlik ve bum! Depresyon!

Bu şekilde, çok anne gördüm. Kendisine vakit ayırmayan kendisini hep en arka plana atan anneler genelde depresyon meyillisi oluyor. Daha da ilerisi depresyona giriyor da. Ölüm içgüdüsünü nereye yansıttığına göre değişir yaptıkları. Dışarı yansıtıyorsa, çocuklarına, eşine bağırıp çağırabilir. Yok etme arzusunu onlara yansıtmak ister. Daha doğrusu bu bilinçaltında gerçekleşir. İçine yöneltirse intihar, ölüm gibi konulara yönelir.

Anne nasıl kendine vakit ayırabilir?

Annenin, öncelikle iyi niyetli olarak görülen kendini adama davranışı aslında kendi kendini yok etme arzusunun bir yansımasıdır. Annenin Thanatos, ölüm içgüdüsünü dengelemesi için kendisi-aile-ev arasındaki ilişkide denge kurmak zorundadır.

Belki cidden durumu çok kötüdür ve müsait değildir. Bu zaten gerçek bir sorundur ve toplumsal olarak çözülmesi gerekir. Yani ailenin belki sülalenin diğer fertlerinin de anneye yardımcı olması gerekebilir.

Ama diğer bir taraftan annenin psikolojik altyapısı bu yöndedir ve elindeki fırsatı değerlendirmiyordur. Bu durumda annenin yapması gereken o dengeyi kurmak.

Haftada birkaç saat de olsa kendisine vakit ayırmalıdır. Bu bir kitap okuma olabilir, yoga veya meditasyon olabilir ya da en basiti bitki çayı ya da kahvesini alıp penceresinden dışarıya bakıp öylece rahatlama sekansı hazırlayabilir. İlla çok uçuk şeyler olmasına gerek yok. Basit şeyler de gayet beyne dopamin salgılatabilir ve kişinin hayattan keyif almasını sağlayabilir.

Annelerimiz değerlidir!

Annelerimiz, çok değerlidir. Hem doktorumuz hem aşçımız hem bakıcımız hem koruyucumuz. Anne her şey olabilir. Bizim de bunu görüp annelerimize değer verip onların bir miktar da olsa rahatlamasını sağlamamız lazım. Evet, bize de iş düşüyor. Annenin kendisine vakit ayırabilmesi için evdeki diğer aile fertlerinin de destek olması çok önemlidir.

Bir anne düşünün; sabahın köründe uyanıp evin sessizliğinde bir fincan kahve içebilecek kadar bile zamanı yok. Çünkü onun aklında hep bir liste vardır: çocukların okulu, ödevleri, evin düzeni… Peki ya annenin kendisi? Onun da bir ‘ben’i var, kendi hayalleri, hedefleri, yapmak istedikleri…

Kendine Zaman Ayır Anne!

Bu özel günde, annelerimize sesleniyorum: Kendinize vakit ayırın, çünkü siz de en az çocuklarınız kadar değerlisiniz. Kendi sağlığınıza, mutluluğunuza da önem verin. Unutmayın ki mutlu bir anne, mutlu bir aile demektir. İçinizdeki Thanatos’u dinginleyin! 😊

Instagram adresim: @ckosedag
Twitter adresim: @BloggerCanerK
Medium sayfam: Caner Kösedağ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Caner Kösedağ sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et